Yüksek Mimar TRT Sanatçısı Mustafa HİSARLI’nın Ağzından “HİSARLI AHMET VE KÜTAHYA TÜRKÜLERİ” Programı Gerçekleştirildi
Kütahya İlinden Yetişenler Derneği İstanbul Şubesi’nde, Nisan ayı kültür sohbetinde 22.04.2017 Cumartesi günü konuşmacı Yük.Mim.TRT Sanatçısı Mustafa HİSARLI tarafından “HİSARLI AHMET VE KÜTAHYA TÜRKÜLERİ” anlatıldı. Mustafa HİSARLI konuşmasına başlamadan önce, dernek şube başkanı Metin BEDİR, misafirlere Türk Halk müziğinin duayenlerinden Mehmet ÖZBEK’in türkülerimiz ile ilgili bazı değerlendirmelerinden bahsetti. Bunlar,”Türküleri sevmek kolaydır, ama gerekli kültür birikimine sahip olmadan onları anlamak asla. Kendi türkülerini okumayan milletlere, yabancılar kendi türkülerini okuttururlar. Türküler bizim romanımızdır,bizi anlatır asırlardır.”Ayrıca, Gar mı yağdı, A İstanbul Han mısın, Elif dedim, be dedim, gibi kırk dolayında Kütahya Türküleri’nin kaynak kişisi olan merhum HİSARLI AHMET için gelini Tuncay HİSARLI’nın yazdığı şiiri okudu.
HİSARLI
KÜTAHYA’YI SEN TANITTIN
TÜRKÜLERİ SEN ÖĞRETTİN
HEM ÇALIP HEM ÇIĞIRDIN
RAHAT UYU HİSARLI AHMET
HİSAR’DA ÇALARKEN SAZI
UNUTTURDUN KIŞ’I YAZ’I
HELE TÜRKÜLERİN SÖZÜ
RAHAT UYU HİSARLI AHMET
BIRAKTIĞIN TÜRKÜLERSİN
TÜRKÜ SEVEN SENİ ANSIN
SEN TÜRKÜ; SEN KÜTAHYA’SIN
RAHAT UYU HİSARLI AHMET
SEN TÜRKÜ’YE BAŞLADIN MI?
BÜLBÜLLER SARAR HER YANI
HEP DAĞLARDA YANKILARI
KÜTAHYA’NIN PINARLARI
RAHAT UYU HİSARLI AHMET
Mustafa HİSARLI, konuşmasına kendisini dinlemeye gelen misafirlere hoşgeldiniz, bugün buraya geldiğiniz için sizlere teşekkür ediyorum diyerek başladı. Hisarlı, konuşmasına şöyle devam etti: “Ben 1957’de İstanbul’a geldim. Kütahyalı olmaktan, Kütahyalılar’la beraber olmaktan hep mutlu olmuşumdur. Kütahya beni bırakmadı, ben Kütahya’yı bırakmadım. Ölünceye kadar da bırakmak niyetinde değilim. Sağolsun Metin kardeşim, Hisarlı Ahmet’ten bahsederken güzel şeyler söyledi. Çocukluğumdan beri hatırlarım. Şimdi bir Kütahya Türküsü Hisarlı Ahmet’ten alınan. Yani, Kütahya’nın Hisarlı Ahmet ile birlikte söylendiğini çok iyi hatırlıyorum. Hisarlı Ahmet Kütahya Şehri ile özdeşleşmiş durumda. Bu fiziksel olarak da böyle, manevi olarak da böyle. San’at camiasından birisiyle konuştuğunuzda Kütahya Türküsü denildiğinde hemen Hisarlı Ahmet akla gelir. Bunun için ben “HİSARLI” soyadını taşıdığımdan ve Kütahyalı olmaktan onur duyduğumu ifade etmek isterim.
Babam, kavaf Mustafa Bey’in ikinci oğlu. Babamın ağası(ağabeyi) Murat amcam, biz doğmadan vefat etmiş. Babam da babasının kavaflık mesleğini Arasta denilen, Sadettin Camii’nin bölgesinde devam ettirmiştir. Malûmunuz, televizyonların olmadığı dönemlerde erkekler eğlenmek için toplanırlar. Bu toplantılara Kütahya’da “GEZEK” denilir. Kızlar da cuma günleri toplanırlar. İletişim araçları olmadığı için, gezeklerde Kütahya Türküleri okunurdu. Bu gezeklerde babamın sesinin güzelliği biraz öne çıkmış. Bir de o zamanlar yol vergisi varmış, vergiyi ödeyemediği için üç gün mahpus damına konmuş. Orada babamın üç telli bağlamayı çalan bir usta ile karşılaşması. O dönemde hapisten çıkar çıkmaz bir kile buğdaya aldığı üç telli bağlaması dedem tarafından kırılıyor. Bir daha almış, bir daha kırılmış, bir daha almış üçüncüde de kırılmış. Sonra dedem pes ediyor. Babam da gezeklerde üç telli bağlaması ile hem çalıyor, hem söylüyor. 1942 senesinde Muzaffer Sarısözen, Ankara Radyosu’nda İl İl Anadolu programına Kütahya’dan da Terzi Sadık, Kambur Celâl, Nuri Çavuş, Fındık Hüseyin ve babamı davet ediyor. Babamın sazına hakimiyeti, sesinin ve hançeresinin kıvraklığı usta yorumcu, Muzaffer Hoca ile diğer tüm sanatçıların dikkatini çekmiş. Radyoda kalması teklif edilmiş ama babam aile sorumluluğundan kabul etmemiş. Kütahya’da kavaflığa devam etmiş. Sonra kahvehane işletmeye başladı. Çay bir, kahve bir. Bu sesleri hatırlarım. Sonra normal saza geçmiş. Saz kahvehanenin duvarında asılı dururdu. Kütahya’ya gelen, Aşık VEYSEL gibi, Neriman TÜFEKÇİ gibi, Muzaffer AKGÜN gibi sanatçılar babamın kahvehanesine uğrarlardı. Böylece babamın ün’ü Kütahya’nın dışına çıkmaya başlıyor.”
Mustafa HİSARLI, babasından yadigâr üç telli bağlamasını da gelen misafirlere tanıttıktan sonra, bir Kütahya Türküsü söyledi. Türküden sonra konuşmasına Hisarlı şöyle devam etti. “Arabacı İbram Ağa vardı. Dişsiz. Dişleri hiç çıkmamış. Babamın kahvehanesine gelir, koltuğunun altından sazını çıkarır. Bu sazın sapının tam ortasında, “CİM TELİ” burgusu vardır. Bu ağız ile akort edilirdi. Hep birlikte babamın kahvehanesinde sanki bülbüller ötüyor. Hâlâ o sesler kulaklarımda çınlamaktadır.”
Konuşmasına zaman zaman Kütahya türkülerinden okuyarak ara veren Mustafa Hisarlı, babasının hafızasının çok güçlü olduğunu ifade ettikten sonra sözlerine şöyle devam etti. “Babam okumayı askerde öğrenmiş. Bana sordu; oğlum okumak istiyor musun eğer okuyacaksan okuturum. Ortaokul için bir sağlık raporu istenmişti. Sağlık memuru Ya Ameda ne okutcaksın. Ver dedi berbere, terziye çırak meslek öğrensin. Babam çok kızmıştı, sen ver benim raporumu dedi. Ortaokul, lise derken. Şunu da anlatayım; biz susam yağı yerdik. Ulucamii’nin şadırvanının karşısında yağcı Nuri’nin dükkânı vardı. Yeşil bir yağ ibriğimiz vardı. Birgün yağ alıp, eve getirirken saatlere baktığım saatçi dükkânının önünde yağ ibriğini unutmuşum. Babam sordu, yağ ibriği nerede? Bir koşu dönüş yaptığımda ibrik yerinde duruyor. Yani bir zamanlar Kütahya böyle idi. Babam seni okutacağım dedi .Babama evden sazı getirirdim. Fakat sazın teline vurmazdım. Bize de ateş düştü. Anama dedim. Babam bana da saz öğretsin. Kahvehanede, tebeşirle nota çizer, saz öğretirdi. Ben de altı ay babamdan saklı saz öğrendim. Lise birinci sınıfta iken Kütahya İlinden Yetişenler Derneği’nin İstanbul’da öğrencilere burs geliri için geceler yapılırdı. Beyazıttaki gazinoda geceye katıldık.
Neriman TÜFEKÇİ, Nida TÜFEKÇİ(ikisi de rahmetli oldu). Babamı ziyaret ettiler. Ellerindeki kayıt için getirdikleri teyp, şehir cereyanı ile uyuşmadığı için kayıt yapamıyorlar ve dönüp gidiyorlar. Babam, ceketimi satarım, sigaramı bırakırım, seni okuturum dedi. Ben de yüksek tahsil için İstanbul’a geldim. Güzel Sanatlar Akademisi’ne yazıldım. Yurtta kalacağız. Hemen yatak, yorgan toplandı. Denk yapıldı. Posta treni ile koridorda Eskişehir’e, oradan İstanbul’a 14 saatte tek ayak üstünde geldik. Kütahya İlinden Yetişenler Derneği Yurduna yerleştik. Yurt çok önemli. Allah razı olsun. Babam yanıma gelip gidiyor, nur içinde yatsın. O beni destekliyor. Ben de O’nu mahçup etmemeye çalışıyorum. Konserlere giderdik. Türk Folklor Kurumu kurucularından birisi de benim. Nida TÜFEKÇİ, Yücel PAŞMAKÇI hocalarla tanışma fırsatım oldu. Türk müziği konservatuarında okuyan Tuncay Hanım ile tanıştım. 1967’de de evlendik.”
“Babamı, Nida TFEKÇİ, Yücel PAŞMAKÇI ve Adnan ATAMAN hocalarım ile buluşturuyordum. Dolayısıyla Kütahya Türküleri, aslına uygun olarak Türk Halk müziği repertuarına kazandırılmış oldu. Aynı zamanda TRT sınavlarında, sınav sorusu olmaya başladı. Konservatuarlarda tez konusu olmaya başladı.”
Mustafa HİSARLI babasına ait olan fotoğraf albümünü de yanında getirerek misafirlere onları da gösterdi. “Babam, hacı, çağdaş, medeni, dindar, hümanist bir insandı.” Konuşmalarının aralarında Kütahya Türkülerini okudukça misafirlerin coşkusu da artıyordu. Bir Kütahya Türküsünü de Tuncay Hisarlı Hanımefendi bir türkü de üniversite öğrencisi Hatice KULALI okudu, coşku seli misafirlere de sirayet etti. HİSARLI türküleri okurken eğer aslına uygun okunmazsa bir hançer yemiş gibi acı duyduğunu ifade etti. Gezek kültürünün insanın alması gereken eğitim ve terbiyedeki önemine işaret etti. Daha önceleri soyadlarının, dedesi kavaf olarak İnegöl’e gidip gelmesi dolayısıyla, “İnegöllüoğlu” olduğunu sonra yazım yanlışlıklarına sebep olduğu için mahkeme kararı ile “HİSARLI” soyadını aldıklarını ifade etti.
Program arasında misafirlere, Mustafa HİSARLI’nın evinde yaparak getirdiği helvalar ikram edildi. Misafirler de merhum HİSARLI AHMET’i dualarla yad ettiler.
Prof. Dr. Tevfik ÖZPAÇACI söz alarak “HİSARLI AHMET Kütahya için bir marka. Bu isim ve eserlerinin kalıcı bir hale getirilmesi ve yaşatılması gerekmektedir. Bu hususta yetkililerin desteklerini bekliyoruz” dedi.
Başkan BEDİR de duygularını kendi yazdığı bir dörtlük ile şu şekilde ifade etti;
Kültür pınarlarından içtik; sohbet tadında.
Kütahya Türküleri, Mustafa Hisarlı’nın sazında,
Rahmet ile andık Hisarlı Ahmet’i, toprağın bağrında!
Bizlerden bekler bir “FATİHA”, Allah Katı’nda.
Bu programda misafirler arasında Prof. Dr. Tevfik ÖZPAÇACI, Prof. Dr. H.Zeki BÜYÜKYILDIZ, Em. Tuğgeneral Yakup BATTAL, Uzm. Dr. Mehmet SARAOĞLU, Eletronik Müh. İsmail ÜSTÜN, Emekli Vergi Dairesi Müdürü Hasan Hüseyin ÖĞÜTÇÜ, Avukatlar Osman ÖNER, Hasan ALGÜL, Öğretmen Ömer SÜLÜN, Candan Makine Genel Müdürü Erkan CANDAN ve üniversite öğrencileri hazır bulundular.
Kütahya İlinden Yetişenler Derneği İstanbul Şubesi yönetim kurulu olarak, Sayın Mustafa HİSARLI ve Sayın Tuncay HİSARLI’ya derneğimizde Kütahyalı hemşehrilerine yönelik yaptıkları güzel sohbetlerinden ve okudukları güzel Kütahya Türküleri’nden dolayı teşekkür eder, saygılarımızı sunarız.